PEYGAMBER EFENDİMİZİN DOĞUMU
ImageMuhammed aleyhisselâmın (sallallahü aleyhi vesellem) doğumunda sayısız mûcizeler görülmüştür. Kureyş’in reislerinden, dedeleri hazreti Abdülmuttalib anlatıyor: Muhammed’in (sallallahü aleyhi ve sellem) doğduğu gece, Kâbe’yi tavaf ediyordum. Gece yarısını geçince, Kâbe, Makam-ı İbrahim’e doğru secde ediyordu ve “Allahü ekber, Allahü ekber” diye tekbir sesleri ile; “Beni müşriklerin pisliklerinden, cahiliyet zamanının kötülüklerinden temizlediler.” diye sesler geliyordu. Bütün putlar yere düştü. En büyükleri olan Hubel yüzü üzerine, bir taşın üzerine düşmüştü. Birisinin, “Âmine, Muhammed’i (sallallahü aleyhi ve sellem) doğurdu.” dediğini işittim. Safâ tepesine çıktım. Bir gürültü vardı. Sanki bütün kuşlar ve hayvanlar Mekke’ye toplanmışlardı. Sonra Âmine’nin evine gittim. Kapı kilitli idi. Kapıyı çalıp, “Açın!” dedim. İçeriden Âmine; “Muhammed (aleyhisselâm) doğdu” dedi. “Getir göreyim.” dedim. “İzin yok. Birisi geldi. Çocuğu üç güne kadar kimseye gösterme dedi.” dedi. İçeri zorla girmek için kılıç çektim, karşıma elinde kılıç, yüzü örtülü biri çıktı. “Ey Abdülmuttalib geri dön! Çünkü, oğlunu melekler ziyaret ediyorlar.” dedi. Titremeye başladım. Bu hâli üç gün kimseye anlatamadım, dilim tutulmuştu.
Aynı gece, Kisra’nın sarayı sallandı. Bin yıldır yanan Mecûsilerin ateşi söndü. Save Denizi kurudu. Ateşe tapanların âlimi olan Mübedâ müthiş bir rüyâ gördü. O gece, güneş doğmadan bütün cihan aydınlandı ve nûrlandı.
Herkim geldi cihâna ve herkim ki gelecektir,
Hepsinin üstünde Sen, serdârsın yâ Resûlallah!
Cihân bağında insan ağaçtır gayriler yaprak,
Nebîler meyvedir, özü Sen yâ Resûlallah!
Şefâ’atin olmasa, hâlimiz hârâb günahdan,
Herderdimize dermân, hep Sensin yâ Resûlallah